Sagrada Familia Gezi Rehberi ve Gezmeden Önce Bilmeniz Gerekenler

Sagrada Familia Gezi Rehberi ve Gezmeden Önce Bilmeniz Gerekenler

Barselona’nın, hatta dünyanın en meşhur yapılarından bir tanesi Sagrada Familia Bazilikası. Hal böyle olunca yılda 3.7 milyondan fazla ziyaretçi tarafından ziyaret ediliyor. Peki Sagrada Familia nasıl gezilir? Kapıda bilet bulunabilir mi? Kulelere çıkmaya değer mi? Seyahatinizi planlamadan önce bilmeniz gereken her şeyi bu sayfada topluyorum. Ama önce Sagrada Familia’yı daha yakından tanıyalım.

Sagrada Familia

Sagrada Familia Bazilikası (Fotoğraf: vunavgallery / Envanto Elements)

Sagrada Familia Hakkında

Sagrada Familia “kutsal aile” demek. Hristiyanlar İsa Peygamber, Meryem Ana ve onun nişanlısı Aziz Yusuf’u kutsal aile olarak kabul ediyorlar. Dolayısıyla bu kilisenin bu üç önemli figüre adanmış bir kilise olduğunu söyleyebiliriz. Öte yandan Sagrada Familia’yı özel kılan şey dini önemi değil; bu eseri hayata geçiren mimari deha!

Sagrada Familia mimari olarak eşsiz bir eser. Bu eşsizliğini daha sıra dışı hale getiren şey ise tam 142 yıldır inşa ediliyor olması. Bu nedenle buraya “bitmeyen kilise” de deniliyor. 19 Mart 1882 yılında başlayan inşaatın 2026 yılında bitmesi planlanıyor. Bu tarih, kilisenin mimarı Antoni Gaudi’nin ölümünün 100. yıl dönümü olduğu için özellikle seçilmiş. Binanın yapımı tamamlandığı zaman dünyanın en yüksek taş binası ve en yüksek dini yapısı olacak. (Bu ünvan şimdilik Almanya’daki Ulm Kilisesi’nde.)

Tarihi ve Mimarisi

1880’li yıllarda buraya küçük, sıradan bir kilise yapılması planlanıyor. Proje Katalan mimar Francisco de Paula del Villar’a veriliyor ve inşaat başlıyor. Mimar yalnızca bir yıl çalıştıktan sonra projeden ayrılıyor ve mimar Antoni Gaudí (1852–1926) projeyi devralıyor.

Antoni Gauidi’nin adını Casa Batlo, Casa Mila, Park Güell gibi sıra dışı yapılardan biliyoruz. Gaudi art nouveau, neo-gotik, Katalan modernizmi gibi çeşitli stillerden besleniyor ancak tamamen kalıpların dışında işler yapıyor. İlhamını doğadan alan organik şekiller, rengarenk alanlar, sembolizm ve işlevselliği öylesine güzel harmanlıyor ki mimarın işleri bir sanat eseri olarak kabul ediliyor.

Sagrada Familia projesini devraldığında yine çok iddialı bir projeye çeviriyor. Proje öylesine büyük ölçekli bir hal alıyor ki inşaata ayrılan bütçeyi kat kat geçiyor. Kilisenin yapımı için halktan ve özellikle zenginlerden yüklü miktarda bağışlar toplanıyor. Kendisi işvereninin tanrı olduğuna inandığı için zaman ya da para konusunda hiçbir baskı hissetmiyor.

Antoni_Gaudi

Sagrada Familia’nın Mimarı Antoni Gaudi

İlginç bir ayrıntı da şu, o dönemin şartlarıyla böylesine büyük bir yapının statik hesabını yapmak her yiğidin harcı değil. Gaudi’nin ise bu konuda çok kendine has bir çözümü var: yapıyı zincirlerle inşa edip baş aşağı asmak. Bu zincirler baş aşağı asıldığında uçları nereye kayıyorsa ağırlığın o yöne bindiğini görebiliyor Gaudi. Nerede daha sert ve dayanıklı taşlar kullanacağını, nerede daha hafif taşları tercih edeceğini, sütunların nereye eğimli bir şekilde dikilmesi gerektiğini böyle hesaplıyor. Zaten içeriye girdiğinizde ana taşıyıcı sütunların düz değil eğimli bir şekilde dizildiklerini göreceksiniz. Bu sütunlardan en yüksek ağırlığı taşıyacakları için çok nadir bulunan ama en dünyanın en dayanıklı taşlarından bir tanesi olan Kırmızı Granit Porfir’den yapıldığını, daha az yük taşıyanlar siyah bazalttan, daha da az yük taşıyanlar gri granitten yapıldığını göreceksiniz.

Velhasıl günümüzün şartlarına göre bile mega-proje sayılan Sagrada Familia’nın inşaatı son derece yavaş ilerliyor. Antoni Gaudi, ömrünün inşaatı bitirmeye yetmeyeceğini tahmin etmişçesine, her detaydan 2-3 adet tamamlanmış örnek bırakmaya özen gösteriyor. Bu yapının büyük ölçüde mimarın planladığı gibi tamamlanabilmesini buna borçluyuz çünkü yazarın çizimleri ve hazırladığı modeller günümüze ulaşmamış. İspanyol İç Savaşı sırasında anarşistler kiliseyi ateşe verdiğinde (1933), Gauidi’nin atölyesi ve dolayısıyla tüm planları yanıp kül olmuş.

Takvimler 1926 yılını gösterdiğinde Gaudi tramvay çarpması nedeniyle hayatını kaybetmiş. Kimileri geri geri yürüyerek eserini seyrettiği için gelen tramvayı görmediğini söylüyorlar. Kazanın nasıl gerçekleştiğinden çok emin olmasak da nasıl sonuçlandığını biliyoruz. Üstü başı inşaat kiriyle kaplı olan yaşlı adamı hiç kimse tanımamış ve yardım etmemiş. Uzun süre hastaneye kaldırılmayı beklemiş ve Recinte Modernista de Sant Pau Hastanesi’ne kaldırılıp kim olduğu anlaşıldığında artık çok geçmiş.

Sagrada Familia’nın Mimari Antoni Gaudi, 98 yıl önce aramızdan ayırıldığında binanın sadece %20’si tamamlanmış durumda olsa da, inşaat hala devam ediyor. Binayı aslına uygun bir şekilde, orijinal taşlar ile tamamlamaya çalıştıkları için süreç ekstra zaman alıyor. Bu arada Antoni Gaudi’nin mezarı da yine Sagrada Familia Bazilikası’nın mezar odasına yer alıyor.

Gelelim binanın mimarisine. Sagra da Familia tamamlandığında yüksekliği 172.5 metreye ulaşacak ve dünyanın en büyük kilisesi olacak. Peki Gaudi’yi 172.5 metrede durduran neydi? Cevap Montjuïc Tepesinin yüksekliğinin 173 metre olması. Montjuïc tarihte kutsal anlamlar atfedilen bir tepe olduğu için, Gaudi tanrının eserini gölgede bırakmak istememiş. En uzun kulenin yüksekliğini Montjuïc’nin yüksekliğinden yalnızca yarım metre kısa tutmuş.

Bu kadar yüksek bir binanın çelik konstrüksiyon kullanılmadan yapılması oldukça güç. Taşıyıcı kolonların özellikle eğik yerleştirildiğinden biraz önce bahsetmiştim. Gaudi bu şekilde hem sütunların daha çok yük taşınmasını sağlamış hem de doğadan ilham alarak sütunlara ağaç formu vermiş. Asimetrik bir şekilde açılan sütunlar yalnızca estetik bir haz vermiyor, aynı zamanda yükü dağıtarak binanın ayakta kalmasını sağlıyor.

Binanın Cepheleri

Sagrada Familia’yı daha iyi anlamak için yapının 3 önemli cepheden oluştuğunu ve her birinin farklı bir anlamı olduğunu unutmamamız gerekiyor. Özellikle halkın okuma yazma bilmediği yıllarda kiliselerdeki görsel öğeler çok büyük önem taşıyordu çünkü halka dini açıdan önemli olayları ve kişileri anlatabilmenin yolu onları görselleştirmekti.

Nativity Facace: Sagrada Familia’ya gireceğiniz cephe burası. İncelikle işlenmiş heykellerle kaplı olan ve kemiksi/fosilimsi bir dokuya sahip 4 kulenin yükseldiği bu cephe, İsa’nın doğuşunu sembolize ediyor. Zaten Nativity kelimesi de “doğuş” anlamına geliyor. Cephenin yapımı 1894 yılında başlayıp 1930 yılında bittiği için bu cephe bizzat Antoni Gaudi tarafından tamamlanmış olan tek cephe olarak kabul ediliyor.

Bu cephede bulunan 3 giriş kapısı 3 farklı değeri; inancı, yardımlaşmayı ve yeniden doğuşu simgeliyor. Heykeller ise İsa’nın doğuş hikayesi anlatılıyor. Bu cephede dini hikayeler dışında başka sürprizler de var. Örneğin kilisenin denize bakan tarafında yer alan sütunun altında deniz kaplumbağası heykeli varken, dağ yönündeki sütunun altında kara kaplumbağası heykeli bulunuyor.

Nativity Cephesinden bir detay

Nativity cephesinin vitrayları tamamen sarı, yeşil ve mavi tonlarından oluşuyor. Burası doğuya bakan cephe olduğu için sabah saatlerinde vitraylardan geçen ışıklar kilisenin duvarlarını sarının, yeşilin ve mavinin tonlarına boyuyor. Bu renkli ışıklar iç mekâna büyüleyici bir hava katıyor.

Passion Facade: Yapımına 1954 yılında başlanan bu cephe Gaudi tarafından değil, onun skeçlerinden ilham alan başka bir mimar tarafından tasarlanmış. “Passion” kelimesi burada tutku anlamında kullanılmıyor. “Passion of Christ” denildiğinde kastedilen şey İsa’nın çilesi; yani çarmıha geriliş süresinde göğüs gerdiği sıkıntılar. Dolayısıyla bu cephede bulunan heykel ve semboller İsa’nın son gününü, gömülmesini ve yeniden doğuşunu anlatıyor. Sagrada Familia’ya Nativity cephesinden girdikten sonra bu tarafından çıkıp, dış cephesini inceleme fırsatınız da oluyor; ancak ne yalan söyleyeyim, ön cepheyi gördükten sonra burası biraz sönük kalıyor.

Passion Cephesinin görünümü (Fotoğraf: wirestock / Envanto Elements)

Passsion cephesindeki vitraylar turuncu, sarı ve kırmızının tonlarından oluşuyor. Güneş batarken bu vitraylara buran ışıklar kilisenin içini turuncunun ve kırmızının tonlarına boyuyor.

Glory Facade: Glory Cephesi İsa’nın göğe yükselişini, cennete gidişini sembolize eden bir cephe olsa da Antoni Gaudi’nin bu cepheyi tam olarak nasıl tasarladığını bilemiyoruz. Elimizde bazı skeçler var ama hiçbiri detaylı ve tamamlanmış durumda değil diye biliyorum. Yapımına 2002 yılında başlanan cephenin nasıl görünmesi gerektiği, mimarın vizyonu göz önünde bulundurularak tasarlanmış.

Sagrada Familia’nın İçi

Binanın içi, dış cephelerindeki süslemelerle tezat oluşturacak şekilde sade. Dönemin diğer kiliselerinde gördüğümüz resimler, heykeller, panolar bu kilisede bulunmuyor. Bunun nedenlerinden bir tanesi mimarın mezhepler üstü ortam yaratmak istemesiymiş. Yani Katolik de, Ortodoks da, Protestan da kendisini bu kilisede tanrının huzurunda hissedebilsin istemiş. Bu nedenle mezhepten mezhebe değişkenlik gösteren hiçbir resim, süsleme, dini sembol kullanılmamış. Pencerelerdeki vitraylarda bile resim yok. Onun yerine geometrik şekiller çizilmiş ve azizlerin isimleri bu vitraylara yazıyla yazılmış.

Sagrada Familia’nın içi (Fotoğraf: Manuel Torres Garcia / Pexels)

İçeriye girdiğinizde fark edeceğiniz şeylerden bir tanesi de mimarın tamamen doğada bulunan şekiller kullanmış olması. Bu açıdan içerinin stili Art Nouveau stiline yakın bir mimari stile sahip. Tabii neo-gotik ve modernist öğelerle harmanlanmış bir şekilde.

Bu sadece bir mimari tarz tercihi değil. Gaudi doğaya “tanrının eseri” olarak baktığı için en mükemmel formların doğada bulunduğuna inanıyor. Tam da bu nedenle bitkilerin kıvrımlarını, bal peteklerinin köşegenlerini, yaprakların tırtıklı formlarını sıklıkla kullanıyor. Binayı taşıyan kolonların her biri bir ağaç gövdesi gibi tasarlanmış. Bu gövdeler dallara bölünerek tutuyor çatıyı. Kulelerden inerken kullanacağınız merdivenler tam olarak salyangoz kabuğu gibi görünüyor yukarıdan bakıldığında. Korkuluklar ise denizde savrulan yosunlar gibi kıvrıla kıvrıla uzanıyor üst katlarda. Renkli vitrayların yarattığı ışık oyunu zaten inanılmaz.

Vitraylardan yanısyan ışıklar (Fotoğraf: Kohanova / Envanto Elements)

Sagrada Familia Nasıl Gezilir?

Sagrada Familia Biletleri

Sagrada Familia her yıl milyonlarca turisti ağırladığı için kapıda sıraya girip, bilet alıp içeri girmeniz ne yazık ki mümkün değil. Biletinizi çok önceden online olarak almanız gerekiyor. Bilet alırken gününüzü ve saatinizi kendiniz belirliyorsunuz ve belirlediğiniz saatte içeri girebiliyorsunuz.

Giriş biletleri yaklaşık 1 hafta önceden tükeniyor. Kuleye çıkış biletleri ise 2 hafta önceden bile tükenebiliyor. Duruma göre bu süreler daha da artabilir. Örneğin ben ziyaret ettiğimde yüksek sezon olmamasına rağmen Barselona Maratonu’na denk geldiğim için istediğimden daha geç bir saate bilet bulabildim. Özellikle saat konusunda esnek değilseniz biletlerinizi 1 ay öncesinden almanızı öneririm.

Sagrada Familia biletinizi resmi web sitesi olan https://tickets.sagradafamilia.org/en adresinden alabilirsiniz. Yalnıza giriş ücreti €26.00, rehberli tura katılmak ise €30.00. Kulelere çıkmanın ücreti ise ayrı. Eğer giriş ücreti ve kulelere çıkış ücreti ödemek isterseniz 36€, hem rehberli tur olsun hem kulelere çıkayım derseniz 40€ ödemeniz gerekiyor.

Bu ücretler Avrupa ülkeleri için oldukça yüksek ücretler aslında. Yetkililer bu fiyatları Sagrada Familia’nın hala inşaat halinde olması ile açıklıyor. Yani bilet paralarının önemli bir bölümü kilisenin inşaatını finanse etmek için kullanılıyormuş. Konuştuğumuz rehber bizim gazımızı “bu binayı siz inşa diyorsunuz, çorbada tuzunuz var artık” diyerek almıştı.

Sagrada Familia

Rehberli geziye gerek var mı?

Peki rehberli tur almaya gerek var mı? Bence kesinlikle yok. Ben rehberli tura katıldım çünkü rehberin bize mimari ayrıntıları tek tek göstererek açıklayacağını, çok daha detaylı bir anlatın yapacağını düşünüyordum. Meğerse anlattıkları tamamen audio guide’da anlatılanlar ile aynıymış. Ben tamamen boşa harcadığım bir para olduğunu düşünüyorum.

Kulelere çıkmaya gerek var mı?

Bu sorunun yanıtı beklentilerinizin ne olduğuna göre değişir. Ben kuleye çıktım ve hiç pişman değilim. Yine olsa yine çıkarım. Ama benim kuleye çıkış motivasyonum binanın çatısındaki süslemeleri yakından görebilmek ve kulenin meşhur spiral merdivenlerinden inebilmekti. Dolayısıyla kuleye çıkmak harcadığım zamana ve paraya değdiğini düşünüyorum. Özetle binanın üst katlarına yakından bakmak ve o kulede gezinme deneyimini yaşamak istiyorsanız bence kuleye çıkın. Barselona’yı yüksekten görmek istiyorsanız yine kulelere çıkın ama panoramik bir manzara beklemeyin çünkü görüş alanı çok kısıtlı.

Passion cephesindeki kuleden görünen manzara

Eğer vaktiniz azsa ve kuleye çıkmak için başka önemli yerlerden fedakârlık yapacaksanız kuleleri pas geçebilirsiniz çünkü biraz zaman alıyor. Eğer çocukluysanız, klostrofobikseniz ya da yükseklik korkunuz varsa kuleye çıkmanızı tavsiye etmiyorum.
Ben giriş biletimle kuleye çıkış saatim arasında tam 1,5 saatlik bir süre bıraktım. Önce içeriyi gezip sonra kuleye çıkmak için gayet makul oldu.

Hangi kuleye bilet almalıyım?

Kuleye çıkış biletinizi online olarak alırken, çıkmak istediğiniz kuleyi seçmeniz gerekecek. Ben sadece Passion cephesindeki kuleye çıktığım için iki kuleyi birbiriyle kıyaslayamıyorum. Ancak kararınızı verirken şunları göz önünde bulundurabilirsiniz:

Nativity cephesi bizzat Antoni Gaudi tarafından tamamlanan tek cephe olduğu için buradaki kuleye çıktığınızda mimarın kendisi tarafından yapılan, hatta muhtemelen içerisinde gezdiği bir kuleye çıkmış oluyorsunuz. Öte yandan bu kule şehrin dağlara doğru olan tarafına bakıyor. Şehrin cetvelle çizilmiş gibi görünen şehir planlamasını ve deniz manzarasını buradan göremiyorsunuz.

Passion Kulesi şehrin güneybatısına baktığı için deniz manzarası görmenizi sağlıyor. Bu kulenin manzarasının diğerlerinden daha güzel olduğu söyleniyor. Yukarıdaki köprüye çıktığınızda kubbelerdeki mozaik benzeri süslemeleri yakından görebiliyorsunuz.

Ben binanın çatısındaki detayları yakından görmek istiyordum. Eh çıkmışken bir de manzara görelim bari diye düşünerek biletimi Passion cehpesindeki kuleden aldım ve beni gayet tatmin etti.

Kulelerin inişndeki spiral merdivenler. (Fotoğraf: Mark de Jong / Unsplash)

Sagrada Familia nasıl gezilir?

Sagrada Familia’yı gezmeden önce Sagrada Familia’nın resmi uygulamasını telefonunuza indirmenizi öneririm. Audio guide’ınızı uygulamanın içerisinden telefonunuza indirebilirsiniz. Bu işi otelden ayrılmadan hallederseniz mobil verinizi harcamamış olursunuz.
Eğer fotoğraf çekmek sizin için önemliyse; bunu mümkün olan en erken saate yapmanızı öneririm çünkü Sagra’da Familia’nın önü izdiham derecesinde kalabalık oluyor. Fotoğraflarınızı erkenden çekip sonra giriş kapısına ilerleyebilirsiniz.

Sagrada Familia’ya Nativity cephesinden, yani Gaudi parkına bakan taraftan giriş yapıyorsunuz. Tabelaları takip edip sıraya girerek güvenlik kontrolünden ve bilet kontrolünden geçiyorsunuz. Telefon ekranınızda çatlak vb. varsa ya da internetiniz yoksa mutlaka çıktı alın çünkü biletinizdeki QR kodunu okutmanız gerekiyor.

Sagrada Familia’nın Passion cehpesinden görünümü (Fotoğraf: vunavgallery / Envanto Elements)

Gezi bahçede bulunan minik Sagrada Familia modelleriyle başlıyor. Auido Guide’ı burada açıp sonrasında yönlendirmeleri takip edersiniz. Size önce içeriyi gezdirecek sonra da arka taraftan çıkartıp passion cephesini gösterecektir. Bazilikanın arka bahçesine çıkıp sağ tarafa ilerlediğinizde müzeyi göreceksiniz. Müzede Antoni Gaudi ve Sagrada Familia’nın inşa süreci hakkında güzel bilgiler var ama bence Casa Mila’daki müze çok daha doyurucuydu. İçeriyi ve müzeyi sindire sindire gezmek 1,5 saatten fazla vaktinizi alacaktır.

Eğer kuleye çıkacaksanız, kuleye çıkış saatiniz gelmeden 10-15 dakika önce çıkış asansörünün önüne gelmeniz gerekiyor. Her iki kulenin de asansörü farklı yerde olduğu için doğru sırada beklediğinize emin olun. Kuleye sırt çantası ya poşet gibi büyük eşyalarla çıkmanıza izin verilmiyor. Önce eşyanızı kilitli dolaplara bırakıyorsunuz (bunun için yanınızda bozuk euro olması lazım), sonra da asansörün önünde sıraya geçiyorsunuz. Yaklaşık 3-5 dakikada bir grup gönderdikleri için burada 10 -15 dakika sıra bekleniyor.

Kuleye asansörle çıkıp yürüyerek iniyorsunuz. Yukarıda kuleleri birbirine bağlayan bir köprüden geçip minik balkon ve pencerelerde dışarıyı izleme molaları veriyorsunuz. İnişin yaklaşık 10 dakikalık bir kısmı o meşhur, dar, spiral merdivenlerden yapılıyor. Bir noktadan sonra insanın başı dönmeye başlıyor. Hem ürkütücü, hem keyifli bir deneyim kesinlikle.

Tüm geziniz bittiğinde girdiğiniz kapının tam tersi yönden çıkış yapacaksınız.

Sagrada Familia’nın vitrayları (Fotoğraf: Michel Baie / Unsplash)

Sagrada Familia’ya Ulaşım

Sagrada Familia Barselona’da gezilecek diğer yerlere çok yakın değil. Yani buraya yürümek pek mantıklı olmaz. Öte yandan metro ile ulaşım son derece kolay ve pratik.

Katalonya Meydanına yürüyerek 5 dakika mesafedeki Universitat metro istasyonundan L2 metrosuna binerek 15 dakikada buraya ulaşabilirsiniz. Zaten ineceğiniz durağın adı da Sagrada Familia durağı. Eğer El Raval taraflarında konaklıyorsanız aynı metro hattına Paral·lel durağından da binebilirsiniz.

Eğer Eixample taraflarında konaklıyorsanız L5 metro hattını da kullanabilirsiniz. Bu hat da yine aktarma yapmadan doğrudan Sagrada Familia metro istasyonuna gidiyor. Casa Mila yakınlarındaki Diagonal metro istasyonundan metroya binebilirsiniz.

Metro çok pratik olduğu için taksiyle otobüsle uğraşmanıza hiç gerek yok. Sadece yan kesicilere karşı çok dikkatli olun. Bu hatlarda çok fazla hırsızlık oluyor. Sırt çantanız önünüzde, kol çantanız elinizin altında olsun. Metro biletinizi almak için istasyondaki otomatları kullanabilirsiniz. Alt köşedeki kutucuktan dili İngilizce olarak ayarlarsanız daha rahat kullanırsınız.

Başka Nereleri Gezmek Lazım?

Eğer sıra dışı mimari eserlere hayranlık duyuyorsanız Antoni Gaudi’nin diğer eserleriniz de görmek isteyebilirsiniz. Estetik haz için Casa Batlo, daha bilgilendirici bir gezi için Casa Mila, sıra dışı bir park görmek için Park Güell’i gezebilirsiniz. Antoni Gaudi’nin “patron”u olan Güell ailesini daha yakından tanımak içinse yine Antoni Gaudi’nin ilk eserlerinden biri olan Palau Güell’i gezmeyi unutmayın.
Barselona’nın silüetini şekillendiren bir diğer ünlü mimar ise Lluís Domènech i Montaner. Montaner’in başlıca eserleri arasında Katalan Müzik Sarayı ve Sant Pau Recinte Modernista hastanesi var.

Eğer bir Barselona seyahati planlıyorsanız Barcelona Gezi Rehberi yazımı incelerek gezilecek yerlerin tamamına ve seyahatinizi kolaylaştıracak ipuçlarına ulaşabilirsiniz.

Antoni Gaudi’nin bir başka eseri olan Casa Batllo evinin salonu (fotoğraf: casabatllo.es)