Yazı İçerikleri
Paris’te Geçen Filmler ve Diziler
Eğer siz de yeni bir şehri keşfetmeye başlamadan önce o şehirde geçen dizi ve filmleri izleyerek havaya girmekten hoşlanıyorsanız bu öneriler ilginizi çekebilir.
Paris’i sadece bir arka plan olarak kullanan, atmosferi hissettirmeyen filmleri listeye almamaya çalıştım. Çok eski, bulunması zor filmleri ya da beğenmediğim filmleri de eledim. Dolayısıyla kimse “ya şu film Paris’te Geçen Filmler ve Diziler listesinde nasıl olmaz” demeden önce biraz öznel bir liste yaptığımı belirtmiş olayım.
Eğer yakın zamanda Paris’i gezme planınınız varsa Paris Gezi Rehberi ve Paris’te Gezilecek Yerler yazıma da göz atmayı unutmayın.
Paris’te Geçen Filmler
Ratatouille (Ratatuy)
En çok bilinen, en klişe Paris filmi Ratatuy olsa da, bu filmin yazılmadığı bir liste eksik kalır diye düşündüm. Eğer hala izlemediyseniz kesinlikle buradan başlamanız lazım. Filmde ünlü bir Fransız restoranında çalışmaya başlayan acemi bir aşçının, restoranda yaşayan bir fareden yardım alarak muhteşem yemekler yapması anlatılıyor. Elbette Fransız mutfağı ve Paris başrolde. Son derece eğlenceli, su gibi akan bir film.

Amélie
Paris’te geçen filmler denince ilk akla gelenlerden biri de Amelie elbette. Kendi kendine “ben çevremdeki insanların mutluluğu bulmasına yardımcı olacağım” diye görev veren Amelie’nin hikayesini anlatıyor. Bu kadar Polyannalık gıcık eder mi diye izlerken kendi modunuzun da yükseldiğine tanık oluyorsunuz ister istemez. Tabii tüm bunlar olurken sokaklar, müzikler, kostümler sizi gerçek bir Paris atmosferine sokuyor.

Midnight in Paris
Woody Allen’in kendine has üslubunu, fantastik bir hikayeyle birleştiren Midnight in Paris sizi sadece günümüzün Paris’ine davet etmekle kalmıyor, 1920’lerin Paris’ini de keşfetmenizi sağlıyor. Çünkü filmde nişanlısı ile romantik bir Paris tatiline gelen karakterini gece yarısı olduğunda mistik bir şekilde 1920 yılına ışınlanabilmeyi başardığı bir film bu.

Paris Je T’aime
Yıllar önce izlediğim için pek net hatırlamadığımı itiraf etmeliyim ama bu film Paris’te geçen 18 farklı aşk hikayesinden oluşan bir kısa filmler derlemesi. Tabii yine hikayeleriyle, mekanlarıyla, müzikleriyle ve kostümleriyle sizi gerçek bir Paris atmosferine sokan türden.

Les Misrabes
Victor Hugo’nun Sefiller romanından uyarlanan bu müzikalde 1800’lü yılların açlık ve sefalet ile boğuşan Fransa’sını, Fransız Devriminin Kaosunu ve karakterlerin idealizmini görüyorsunuz. Kendi adıma bu filmin mevcut halinden çok daha iyi bir film olabileceğini ve potansiyeline erişemediğini düşünüyorum. Yine de hem Paris’e “aşıklar şehri” olarak değil de kan ve barutun şehri olarak bakabilmek açısından kıymetli. Bir de Song of Angry Man şarkısının çaldığı sahne gibi ikonik sahneleri de var tabii.

Moulin Rouge
Yine Paris, Yine bir aşk hikayesi ama bu seferki Montmartre’ın meşhur gece kulübü Moulin Rouge’da geçiyor. Yani Paris’in merkezi yerine bu semtin kültürüne bir giriş yapıyorsunuz. Estetik açıdan çok keyifli bulduğum bir müzikal bu. Gerçek hayatta bu kadar ikonik şarkılar ve böyle bir görsel şov beklemeyin tabii.

Dreamers
Öncelikle bu filmin herkese uygun olmadığını ve epey rahatsız edici sahneler içerdiğini söyleyerek başlayayım. Hani 1986 yılında tüm dünyaya yayılan ama Fransa’da epey sert bir şekilde yaşanan öğrenci hareketleri var ya; işte film o dönemi anlatıyor. Hedonizm, özgürlük, içgüdüleri baskılamadan yaşamak gibi temaları ele alırken Paris’in o karmakarışık dönemleri de hikayeye eşlik ediyor.

Ve Diğerleri
Bir de Paris’te geçen bazı kült filmler var. Her biri sinema sanatı açısından önemli olmalarına karşın kimisinde Paris biraz daha arka planda kalıyor, kimisinin kendi stilize dünyası gerçek Paris’in çok önüne geçiyor, kimisi de çok eski olduğu için bulmak biraz zor olabilir. Bu yüzden tek tek anlatmadım ama merak ederseniz şu filmlere de bakabilirsiniz.
- Leon The Professional
- Hugo
- The 400 Blows
- Angel-A
- Üç Renk Üçlemesi
- Funny Face
- La Haine
- The Lovers on the Bridge
Paris’te Geçen Diziler
Emily in Paris
Son zamanların popüler dizilerinden bir tanesi olan Emily in Paris, hiç aklında yokken çalıştığı şirket tarafından Paris’e gönderilen bir Amerikalının hikayesini anlatıyor. Özellikle ilk birkaç bölümde hevesle şehri keşfetmeye başlaması, yaşadığı kültür şokları, orta yolu bulma çabaları ve Paris’e bir yabancının gözüyle bakışını görmek keyifli. Ancak de bir noktadan sonra standart bir aşk üçgeni hikayesine döndüğü için bir noktada bu özelliğini kaybediyor.
Eğer dizinin fanlarından biriyseniz dizinin çekildiği yerleri gezdiren turlara katılabilir ya da bu noktaları basit bir Google aramasıyla bulup kendi başınıza da gezebilirsiniz.
Eğer tur ile gezmek isterseniz şuraya iki Emily in Paris turu bırakıyorum:
Emily in Paris Resmi Mekanlar Yürüyüş Turu
Şehri Emily Gibi Keşfedin – Çekim Yerleri Turu

Lupin
Netflix’de yayınlanan Lupin dizisi, 1900’lerin ilk yarısında kısa öyküleriyle tanınan Centilmen hırsız Arsène Lupin’den ilham alıyor. Bir nevi bu adam günümüzde yaşasaydı nasıl olurdu hesabı. Film tamamen suç ve aksiyon filmi. Ama bu suçlar Paris’in en ünlü müzelerinde, otellerinde, anıtlarında işleniyor. Haliyle bu mekanları normalde göremeyeceğiniz açılardan görme fırsatınız oluyor.
Bu diziyi de bir sebepten yarım bırakmıştım ama şimdi dönüp bitiresim geldi bir anda.

Versailles
Dizi 1667 yılında, henüz Versailles’ın inşaasını yeni başlatan genç bir kral olan 14. Louis’i anlatıyor. O kadar heykelini görüp, her sarayını gezmeden önce Fransa’nın en uzun süre tahtta kalmış kralını daha yakından tanımak keyifli olabilir.

Call My Agent
İtiraf eveyim ben bu diziyi 3. bölümde falan bıraktım ama hayranı çok olduğu için bahsetmeden geçmeyeyim dedim. Dizi Paris’te bir menajerlik ajansında geçiyor. Durumu hiç iyi olmayan ajansın ayakta kalmaya ve güçlenmeye uğraştığı bir komedi izliyorsunuz. Bu sırada Paris’in medya endüstrisine ve Parislilerin gündelik hayatlarına da tanıklık ediyorsunuz.

Youtube Videosu Önerileri
Paris’te gitmeden önce izlediğim birkaç Youtube videosun çok güzel şeyler öğrendim ve öğrendiğim bu bilgiler seyahatimi kesinlikle zenginleştirdi. Yeri gelmişken o videoları da bu listeye eklemek istedim.
Yalnız videolar İngilizce peşin peşin söyleyeyim.
The Eternal Notre-Dame
Notre Dame Katedrali hakkında detaylı bir belgesel arıyorsanız 1 saatinizi ayırarak bu belgeseli izlemenizi tavsiye ederim. Yapının tarihi, mimari özellikleri, gotik mimari açısından ne anlama geldiği ve yakın zamanda geçirdiği yangına kadar pek çok konuda çok bilgilendirici bir video.
Notre Dame de Paris Müzikali
Victor Hugo’nun Notre Dame’ın Kamburu romanından uyarlanan ve hala bir kült kabul edilen müzikalini gelmiş geçmiş en efsane kadrolarından bir tanesinden izlemek ister misiniz? Evet kayıt eski, çözünürlük düşük ama bu haliyle bile öylesine etkileyici ki hala ara sıra açıp açıp izliyorum.
Şarkılar Fransızca ama İngilizce altyazı açabiliyorsunuz. Bu müzikalin tamamının Youtube’da olması çok büyük nimet.
Paris Explained
Paris’in nasıl ve kimler tarafından kurulduğunu, şehrin nasıl planlandığını, ne zaman yıkılıp yeniden yapıldığını ve bugünkü çehresini nasıl kazandığını detaylı bir şekilde anlatan 22 dakikalık bir video izlemek isterseniz Paris Explained’den epey verim alabilirsininiz.
Iron Giant: The Birth of the Eiffel Tower
Pek çok kişi Eyfel’in romantik bir simge olduğunu düşünüyor. Ben ise bu kuleye bir mühendislik meydan okuması gözüyle bakınca daha çok saygı duyuyorum açıkçası. Bu belgesel Eyfel’in neden yapıldığını, nasıl yapıldığını, yapıldığı dönemde Parisliler için ne ifade ettiğini gayet güzel anlatıyor.
Medieval Marvels: Building the Impossible in Paris
Bu bir saatlik belgeselde Ile de Cite adasındaki saray kompleksi anlatılıyor. Binaların mimari özellikleri ve o dönemin teknikleri ile nasıl inşa edilebildiğine odaklanılmış. Benim Paris’te gördüğüm en büyüleyici yapılardan bir tanesi olan Saint Chapelle’e geniş yer ayırmışlar. Ayrışca internette hakkında çok az bilgi olan Conciergerie binası da burada uzun uzun anlatılıyor.
Videoları Dil Bariyerine Takılmadan İzleyin
Size önerdiğim bu Youtube videolarının hepsinden çok keyif aldım ve pek çok şey öğrendim. Siz de “güzel ama İngilizce” deyip geçmek yerine “Şu İngilizce işini artık çözmek lazım; neler kaçırıyoruz neler” diyorsanız size çok güzel bir haberim var.
Artık İngilizce öğrenmemin çok kolay bir yolu var. Gramer kuralları ezberleyerek değil, tıpkı anne babamızdan ana dilimizi öğrendiğimiz gibi dinleyerek ve konuşarak öğrenmekten bahsediyorum. Böyle deyince kulağa çok basit geliyor olabilir ama elbette her şey bilimsel yöntemlere göre en ince şekilde tasarlanmış.
Bu sıra dışı ama çok etkili yöntemi HelloSpeak’in İngilizce kurslarında bulabilirsiniz. Üstelik GEZILESIYERLER65 koduyla kayıt olanlara %65 indirim var.
Kursa kayıt olmadan önce kendiniz deneyip ne kadar hızlı ilerlediğinizi görmek isterseniz; linke tıklayarak Hellospek Deneme Paketine ücretsiz kayıt olabilirsiniz. HelloSpeak’i daha iyi tanımak ve gelişmelerden haberdar olmak için @hellospeaktr Instagram Hesabını takip etmeyi unutmayın.*
*Marka İşbirliği